10 Ağustos 2016 Çarşamba

Bunlar Hep Sertab!


   Benim şairlerimin, yazarlarımın adını anıyor deyyus, bir de koca ağzıyla bilirmiş gibi gülmeyi, kahkaha atıyor. İnan tanımıyorum onu, inan tanımadım da hiç seni... Zatının yanında durmasından çok, bu durum incitiyor beni. Bırak mısraları çirkin kadın, bırak tümceleri... 

   Tomris kim sen bilemezsin, ne der Aylak Adam’da canımm Yusuf’um anlamazsın... Bırak! Geçmişim, geleceğim senin çirkin yüzünün coğrafyasında kaybolurken, bırak bunlar benim heybemin hayali olsun. Bırak kelamı, laf-ı güzaf nedir bilir misin?

   Sen de bilemezsin ki onun anlattıklarını dinleyesin. Ben sağır kulaklarına bağırdığım her an sen sıçramazken yerinden şimdi yoksun kalbinin atışını ne diye hissedeceksin?

   Bırakın, salçalı makarna benim olsun, bırakın Birsen Tezer’i ben dinleyeyim, bırakın Gülten Akın’ın kara saçlarını ben keseyim, bırakın benim memleketim benim miladım olsun, bırakın Şirince’yi, bırakın Kordonboyu’nu, kediler sizin olsun, Dropsye benim, pikaplar, daktilolar, valiz dolusu kitaplar benim...

   Ne diyor Sertab, Bölüşülsün şiirler, arkadaşlar şehirler/ Olan olsun/ Artık ne özgürüz, ne de özgür ömrümüz/ Hadi olsun!/ Alırım başımı, başım bir deli nehir/ Silerim yaşımı, siler ismimi şehir/ Kestirir saçımı kendimi avuturum/ Bir gülü kurutur, kurursa unuturum

   Saçlarımı defa kez yıllarca kestim ve seni sonsuz kere unuttum lakin, dokunmayın benim yaşam alanıma, dokunmayın benim edeb/i/ hayatıma...


                                        Bu defa artık Olsun!